ENGLISH
ENGLISH
ARA ENGLISH
KAPAT

COVID-19 Salgını Kapsamında Yurtdışı Bankalarının Riskini Alarak Teyit Eklenen Standby Akreditif Veya Düzenlenen Garanti Mektubu İşlemlerinin Durumu-1

05.05.2020 - Av. Özge Erşen, Av. Yeşim Odabaş, Av. Başak Aygün

Koronavirüs salgını (COVID-19) nedeniyle, yurtdışı bankalar faaliyetlerine ara verebilmekte veya kısıtlayabilmektedir. Bankaların lehtara/muhataba doğrudan ödeme yükümlülüğü bulunduğundan, yurtdışı bankaların riskini alarak teyit eklenen standby akreditif veya düzenlenen garanti mektubu işlemlerinde tazmin talebi alınması ancak ödeme tarihlerinde yurtdışı bankanın mücbir sebep beyanıyla kapalı olması durumunda standby akreditifler tahtında lehtara/garanti mektubu tahtında muhataba yapılacak ödemenin, ilgili bankaların faaliyetleri başlayana/devam edene kadar, askıya alınıp alınamayacağı hususunda değerlendirmelerimizi içerir.


Halihazırda Bankalarca Teyit Eklenmiş Stand-by Akreditiflere İlişkin Olarak;


İlk olarak, bankalarca teyit eklenen stand-by akreditiflerin niteliğinin “Kontrgaranti Niteliğindeki Garanti Akreditifleri/Counter Standby L/C” olduğu belirtilebilecektir. Her ne kadar uygulamada genellikle stand-by akreditife teyit vermek yerine, yurt dışında yerleşik bankalarca düzenlenen kontrgaranti niteliğindeki stand-by akreditif karşılığında Türkiye’deki bankalarca teminat mektubu düzenlenerek muhataba verilse de Türk bankalarının stand-by akreditife teyidini koyması da mümkündür.


Özellikle belirtmek gerekir ki, akreditif bankasının bir stand-by akreditif düzenlemesi ve bankanın da bu stand-by akreditife teyit eklemesi halinde, bir kontrgarantiye dayanılarak teminat mektubu verilmesinden farklı bir durum ortaya çıkmaktadır. Yani, bir banka tarafından bir kontrgaranti verilmesi halinde, kontrgarantör bankaya karşı başvuru hakkı yalnızca teminat mektubu veren bankaya aitken, teyitli bir stand-by akreditifte lehtar teyit veren bankaya başvurabildiği gibi, aynı şekilde doğrudan akreditif bankasına da başvurabilecektir. Bu sebeple, bankalarca bir stand-by akreditife teyit eklendiği takdirde, bankalarca uygun ibraz karşılığında lehtara karşı geri dönülemez bir ödeme taahhüdü altına girilmiş olacak, lehtar akreditifteki belgeleri, bankaya ibraz ederek akreditif bedelini bankadan tahsil edebilecektir. 


Nitekim Yargıtay’ın bir kararında da “davaya konu edilen teminat akreditifinin, Akreditiflere İlişkin Birörnek Usuller ve Uygulamaları Kuralları olan UCP 600 ile Uluslararası Teminat Akreditifi Uygulamaları olan ISP 98 kurallarına tabi bulunduğu, bu nedenle, akreditifin açılışından ödeme anına kadar söz konusu kuralların eksiksiz uygulanması gerektiği, akreditif içeriğinin tüm tarafları bağladığı, bankaların da sunulan belgelerin içeriğine göre hareket etmek zorunda olduğu, mevzuat gereği teyit bankasının inceleme ve kontrol yükümlülüğü bulunduğu, teyit bankasının, uygun belge ibrazı karşılığında ihracat bedelini ödemeyi taahhüt ettiği, eğer teyit bankası olan davalı banka, ödemeyi uygun belgeler ibraz edilmeden yaparsa, amir bankadan bu ödemeyi tahsil edemeyeceği, UCP 600'ün 8.maddesinde teyit bankasının yükümlülükleri düzenlenmiş, ödemenin ancak uygun belge ibrazı karşılığında yapılacağı hükme bağlandığı, davacının, davalı teyit bankasına başvurusunu uygun belgelerle yapmadığından ve verilen sürede eksik belgeleri akreditif vadesinden önce tamamlamadığından, davalı bankanın ödeme yükümlülüğü doğmadığı” denilerek uygun ibraz ile teyit bankasının ödeme yükümlülüğünün doğacağı belirtilmiştir.


Stand-by akreditiflerin UCP 600’e tabi olarak düzenlenmeleri halinde, “mücbir sebebe” ilişkin 36. maddenin (akreditifin temel unsurlarına ilişkin bir madde olması sebebiyle), yine stand-by akreditiflerin ISP 98’e tabi olarak düzenlenmeleri halinde, “iş gününde kapalı olma hali ve ibraz için başka yetki verilmesine” ilişkin 3.14.maddenin uygulama alanı bulabileceği değerlendirilebilecektir.


Ancak önemle belirtilmelidir ki, UCP 600 kapsamında mücbir sebep hallerinden veya ISP 98’de düzenlenen ibraz için stand-by’da belirtilen son gün için ibraz yerinin herhangi bir nedenle kapalı olması hallerinden yararlanılabilmesi için, UCP 600’e göre bankanın faaliyetlerinde bir kesinti meydana gelmesi, ISP 98’e göre ise ibraz için standby’da belirtilen son gün için ibraz yerinin herhangi bir sebeple kapalı olması gerekmektedir. Dolayısıyla, yukarıda da belirttiğimiz gibi teyit verilmiş olan bir stand-by akreditifin lehtarının teyit bankası sıfatıyla doğrudan bankaya da başvurabildiği göz önünde bulundurulduğunda, COVID-19 salgını nedeniyle, UCP 600 kapsamında bankanın faaliyetlerinde herhangi bir kesintinin söz konusu olmaması veya ISP 98 kapsamında stand-by akreditifin bankaya ibraz edildiği günde kapalı olmaması durumunda bankanın, akreditif bankasının belirtilen durumları yaşamakta olduğunu belirterek, bankanın ramburse edilemeyeceğini lehtara karşı öne sürmesi ve lehtara ödeme yapmaması uygun olmayacaktır. Özet olarak, yalnızca tabi olduğu kurallara göre UCP 600 ve ISP 98 kapsamında düzenlenen mücbir sebep hallerinin bizzat bankalarca yaşanması durumunda, belirtilen maddelere uygun olarak ödemeleri askıya alabilmek mümkün olabilecektir.


Halihazırda Bir Kontrgarantiye İstinaden Bankalarca Verilmiş Teminat Mektuplarına İlişkin Olarak;


Öncelikle, Türk Hukuku’nda banka teminat mektuplarının hukuki niteliğinin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları çerçevesinde garanti sözleşmesi olduğu ve teminat mektubunun hüküm ifade etmesinin ancak muhatap tarafından kabul edilerek işleme konulmasıyla mümkün olduğu belirtilebilir. Teminat mektubunun muhatap tarafından kabul edilmesiyle, banka ve muhatap arasında, asıl ilişkiden bağımsız bir borç-alacak ilişkisi doğar ve banka, teminat mektubu konusu işin yerine getirilmemesi durumunda ortaya çıkan riskin oluşturduğu zarar ziyan tutarını muhataba karşı ödeme yükümlülüğü altına girer.


Söz konusu bağımsızlık ilkesinin sonucu olarak, temel ilişkinin herhangi bir nedenden ötürü geçersiz olması, temel borç ilişkisinin yürürlüğe girmemesi veya bağlayıcılığını kaybetmesi, lehdarın ödeme dışında borcunun sona erdiği, mücbir sebep hali, kaza hali, lehdarın borcunun olmadığı haller, beklenmeyen haller, borcun ifasının imkansız olması hali, lehdarın ehliyetsizliği hali, lehdarın ölümü hali, lehdarın iflası hali, borcunun zamanaşımına uğraması veya hak düşürücü sürenin sona ermesi gibi muhatap ve lehdar arasındaki temel ilişkiyi ilgilendiren def’i ve itirazları banka, muhataba karşı ileri süremeyecektir. Diğer bir ifade ile, muhatap ile banka arasındaki ilişki, lehdar ile muhatap arasındaki borç ilişkisinin kusursuz imkansızlık nedeni ile sona ermesinden etkilenmez. Diğer yandan, temel ilişkiden doğan borcun kusursuz imkansızlık nedeniyle sona ermesi, lehdarın muhataba karşı yükümlülüğünü sona erdirecektir. Bu durumda lehdar, temel ilişki sebebiyle muhatap ile aralarındaki borcun kusursuz imkânsızlık nedeniyle sona erdiği yönünde mahkemeden tespit kararı alıp söz konusu kararı bankaya ibraz ederek muhataba ödeme yapılmasına engel olabilecektir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, “davacının edimini yerine getirmesi mücbir sebep nedeniyle imkânsızlaştığından, davalının sözleşmeyi feshetmesi ve teminat mektubunu irad kaydetmesi” yerinde görülmemiştir.


Bankalarca verilen teminat mektubunun URDG 758 kurallarına tabi olması durumuna istinaden, URDG 758’in garantinin ve kontrgarantinin bağımsızlığına ilişkin 5. maddesinin değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır. URDG 758’in 5. maddesi uyarınca, garanti ve/veya kontrgaranti metinleri birbirinden ve ilgili oldukları iş ilişkisinden tamamen bağımsızdır. Kontrgarantiyi düzenleyen banka, kontrgarantiyi düzenlediği andan itibaren garantiyi düzenlemesi için talimat verdiği bankaya karşı onun düzenleyeceği garantiden bağımsız bir taahhüdü üstlenmiş olur. Kontrgarantör bankanın talimatıyla lehtara muhatap olmak üzere garanti düzenleyen banka da lehtara karşı asli ve bağımsız bir taahhüt altına girmiş olur. 


URDG 758’in mücbir sebebe ilişkin 26. maddesinde de garantör veya kontrgarantörün faaliyetlerini kesintiye uğratan doğal afet, savaş, isyanlar, terör eylemleri ile garantör ve kontrgarantörün kontrolleri dışındaki olaylar mücbir sebep kabul edilmiştir. Garanti ve kontrgarantide mücbir sebep uygulaması, her ne kadar aynı madde içerisinde yer almaktaysa da uygulanma şekilleri madde kapsamında ayrı ayrı düzenlenmiştir. 


URDG 758 maddelerinde de değinildiği gibi teminat mektupları ile kontrgaranti metinlerinin birbirlerinden bağımsız oluşundan ve teminat mektubu muhatabının tazmini teminat mektubunu veren bankadan talep edecek olmasından yola çıkarak, banka tarafından bir kontrgarantiye istinaden URDG 758 kurallarına tabi bir teminat mektubu verildiği durumlarda, COVID-19 salgını sebebiyle bankanın faaliyetlerinde herhangi bir kesintinin söz konusu olmadığı takdirde, bankanın URDG 758’in 26. maddesi uyarınca mücbir sebep hallerinin yaşandığını öne sürerek ödeme yapmamasının uygun olmayacağını değerlendirmekteyiz. İlaveten, muhatabı tazmin yükümlülüğü zaten teminat mektubunu veren olarak bankada olduğundan, kontrgaranti bankasının COVID-19 salgını sebebiyle URDG 758’in 26. maddesi kapsamında faaliyetlerinin kesintiye uğradığı belirtilerek kontrgaranti bankasına rücu edilemeyeceğinin bankalarca muhataba karşı öne sürülmesi de uygun olmayacaktır. Zira, kontrgarantörün mücbir sebep hali sebebiyle faaliyetlerinin kesintiye uğraması durumu muhatabı değil, bankayı ilgilendirmektedir. 


Özetle, yalnızca URDG 758’in 26. maddesi kapsamında COVID-19 sebebiyle bizzat bankanın faaliyetlerinde kesinti olması durumunda, teminat mektubuna istinaden yapmakla yükümlü olunan ödemeyi askıya alabilmenin mümkün olabileceği değerlendirilebilecektir.


Yazımıza PDF olarak ulaşmak isterseniz, tıklayın.