ENGLISH
ENGLISH
ARA ENGLISH
KAPAT

Fikri Mülkiyet Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk

14.10.2019 - Av. Pınar Aktaş

Hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde arabuluculuk sisteminin kullanılmasına, Türk Hukukunda 7.2.2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (Arabuluculuk Kanunu) ile öncelikle ihtiyari arabuluculuk şeklinde başlanmış, 01.01.2018 tarihine kadar ihtiyari bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuk, 12.10.2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3 hükmü uyarınca, bir kısım iş uyuşmazlıkları bakımından, başvurulması dava şartı olan bir uyuşmazlık çözüm yöntemi haline gelmiştir. 


Hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı halinde gelen arabuluculuk sistemi, 6.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunun da (7155 sayılı Kanun) TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte ticari uyuşmazlıklarda da arabuluculuğa başvurma dava şartı olmuştur. Ticari uyuşmazlıklarda dava şartı haline gelen arabuluculuk sistemi, 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” uyarınca ticari davalarda konusu para alacağı ve tazminat taleplerine ilişkin davalar olup, fikri mülkiyet haklarına ilişkin doğrudan bir düzenleme yapılmamıştır. Ancak TTK’nın 4. md. 1. fıkrası; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları "ve çekişmesiz yargı işleri" ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın” bu kanunda d bendi; “ Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta” doğan hukuk davaları ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz iş olarak sayılmıştır. Aynı maddenin devamında; “..herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar” istisna tutulmuştur.


Arabuluculuk Kanunu, 7155 sayılı Kanun ve TTK’nın ilgili maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, fikri mülkiyet haklarına ilişkin bir uyuşmazlığın dava şartı arabuluculuğa konu edilmesi için gerekli ölçütlerin neler olduğu hususu önem arz etmektedir. Buna göre bir fikri mülkiyete uyuşmazlığının dava şartı arabuluculuğa konu olabilmesi için;


  • Uyuşmazlık konusunun arabuluculuğa elverişli olması,
  • Tarafların tacir olup olmaması,
  • Uyuşmazlık konusunun fikri mülkiyet mevzuatında öngörülen hususlardan doğmuş olması,
  • Uyuşmazlık konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi olması


şeklinde öngörülen bu ölçütleri taşıması gerekmektedir.


Örneklemek gerekirse, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun fikri mülkiyet hakları ile ilgili vermiş olduğu kararlara karşı iptal davası açmadan önce veya yine fikri mülkiyet haklarına karşı hükümsüzlük davası açmadan önce de arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak buna karşılık fikri mülkiyet haklarının ihlali nedeniyle mesela bir marka veya patentin taklit edilmesi halinde açılacak tazminat davalarında öncelikle arabuluculuğa başvurmak gerekir veya fikri mülkiyet hakkının lisans verilmesinden doğan lisans bedelinin talebi için dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunludur. Buradan anlaşılacağı üzere, fikri mülkiyet haklarından doğan ve konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri zorunlu arabuluculuğa tabidir.


Fikri mülkiyet uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuğun, yargının iş yükünü azaltarak ve uyuşmazlıkların her iki tarafın da iradesine uygun şekilde sonuçlandırılması ile fayda sağlaması öngörülmektedir. Nitekim, arabuluculuğun zorunlu hale gelmesiyle işçi-işveren uyuşmazlıklarında sağlanan %70 oranındaki başarının, fikri mülkiyet uyuşmazlıklarında da sağlanacağı kanaatindeyiz.